Seslendirme sanatçısı Milay Ezengin’in kaleme aldığı ‘Terk‘, Öykü Karayel ve Reha Özcan‘ın oyuncluğu ile prömiyerinin ardından sezonun en iddialı oyunları arasında hızla yerini aldı.
Anlatım dili ve hissiyatı ile her birimizin hayatından bir kesiti sahneye taşıyan ‘Terk’, bir yandan bizi kendi gerçeğimiz ile yüzleştirirken diğer yandan da ‘öteki’ne dair düşüncelerimizi bambaşka bir noktaya taşımayı başardı.
Biz de, oyunun senaristi Milay Ezengin‘e, oyun hakkında merak edilenleri sorduk…
-Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Bildiğim kadarıyla anlatmayı deneyeyim.:)… Duygusal ve meraklı biri olduğumu düşünüyorum. İnsan olma süreci ve gayreti beni hep bir şeyler anlatmaya itmiştir. Kendime dair hiç bitmeyen sorularım var. İnsanlıkta “bir” olduğuna inandığım her durum ve duyguya dikkat kesilirim ki bir gün bu ayrılık bilincinden kurtulup kendimi tanıyabileyim. Sanırım o zamana kadar bu soruya hep böyle sıkıcı cevaplar veriyor olacağım.
-Terk, yazdığınız ilk oyun ve izleyicisinden de hayli güzel tepkiler aldı. Sizin, oyunu yazarken hayal ettiğiniz ve ulaşmak istediğiniz nokta neresiydi?
Benim hayal ettiğim nokta, öncelikle oyunu kanlı canlı izleyebiliyor olmaktı ki uzun uğraşlar sonucunda bu oldu. Ayrıca duyarlı insanların elinde özgürce yorumlanmasını hayal ettim, ne mutlu ki bu da oldu. Şimdi bir seyirci olarak izlediğim şey, bana bu oyunun nereden çıktığını unutturacak kadar taze geliyor.

-Terk ile bir festivale katılmayı düşünüyor musunuz?
Bu çok güzel olur tabii… Oyunun prodüktörleri Nisan Ceren Göknel ve Öykü Karayel’in oyun için en uygun olan festival ve turneleri takip ettiğini biliyorum ve ben de heyecanla bekliyorum.
-Oyun, netliği, hissiyatı ve sade dili ile hepimizin yaralarıyla yüzleşmesini sağlıyor. Oyun içerisinde sizi en fazla etkileyen sahne hangisi?
Beni en çok finale yakın izlediğimiz bir yüzleşme sahnesi etkiliyor. Kızın, gerçekle baş etmeyi bir türlü beceremeyen ve bunun baskısıyla bir noktada patlayan adama, “böyle tutarsın, durur” dediği an, Öykü ve Reha’nın olağanüstü performanslarıyla öyle bir hal alıyor ki ne zaman izlesem her seferinde aynı yerde gözlerim doluyor.

-Öykü Karayel ve Reha Özcan oyunculukları ile Terk’i, sizce hangi noktaya taşıdılar?
Onlar Terk’i benden aldılar ve bana öyle bir geri verdiler ki ne yazmak ne de okumak anlatabilirmiş dedim. Onların yorumu son nokta oldu. Terk’in tamamlanışı Öykü, Reha ve elbette yönetmenimiz Serkan Salihoğlu’nun gözleriyle ve bakma cesaretleriyle gerçekleşti diyebilirim.
-‘Terk’ dolu dolu ve tek başına iz bırakan bir kelime; siz oyuna bu ismi verirken kelimenin gücü karşısında bir tereddüt yaşadınız mı?
Hayır yaşamadım. Aklıma geldiği an, düşündüğüm tüm diğer isimleri silip süpürdü. Oyundaki temel duygu, terk eden veya edilen değil; başlı başına terk ediş eylemi üzerine kurulu olduğu için ben hiçbir şey anlatamadıysam bile oyundan kalan, bu kelimenin izi olsun istedim. Çünkü dediğiniz gibi “terk” tek başına iz bırakan bir kelime…
E. İlkay Yaprak
e.ilkay@grifons.com