Meyçem Ezengin: Beni Aşan Bir Öğrencim Olduğunda Mutlu Oluyorum

Cam Mozaik sanatçısı Meyçem Ezengin, bugünlerde küratörlüğünü yaparak sanat severlerle buluşturduğu usta isimlerle de adından söz ettiriyor. Eserlerini üretmeye devam ederken atölye çalışmalarında da hız kesmeyen Ezengin, son olara Üsküdar Nevmekan Sahil’de açılan Hanım Sultanlar Müzesi’nin kapısında yer alan çalışması ile dikkat çekti.

Grifons’un 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü projesinin danışmanlığını yapan Meyçem Ezengin’e, sanatı ve kadını sorduk.

-Kadın sanatçı olarak eser üretmenin keyfi nedir?

Çok güzel bir şey. Ben aslında bunu kadın erkek olarak ayırt etmeksizin, Allah’ın lütfettiği yeteneğin, nasibinin peşinden gittiğim ve bu konuda hizmet ettiğim için de mutluyum. İnşallah, güzel projelerle her daim iz bırakmak nasip olur. Çünkü bildiğiniz aktarmak, yaymak; bir eserin ortaya çıkışını görmek güzel. Bu sanırım, güzeli sevmekten geliyor. Bize de o fıtrat nasip olmuş, bu nedenle kendimi şanslı addediyorum. Kadın bence, üretkenliğiyle, doğurganlığıyla çok güzel bir varlık.

-Öğrencileriniz kadın ağırlıklı mı?

Evet, ben yetişkinlere ders veriyorum. Kadın öğrencilerim ağırlıkta.

-Peki, ilk sizinle eğitime başladıkları andan ürettiklerini gördükleri ana kadar geçen zamanda bir değişim yaşıyorlar mı?

Arada muazzam bir fark oluyor. Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki; herkesin bir sanatla uğraşması lazım. Sıkıntılarınızdan uzaklaşabileceğiniz, rahatlayabileceğiniz, ruhunuzu dinlendirebileceğiniz harika bir rehabilite alanı sanat. Öğrencilerime dönecek olursam; ilk olarak, çekingen ve tedirginlikle yaklaşıyorlar. Elbette herkesin hayatında maddi manevi sıkıntılar oluyor ama bir esere başladıktan sonra ve eserin sonucunu gördükten sonra, üzerine bir de sergi açabiliyorsanız; alınan tebrikler, takdir edilmek, beğenilmek en büyük haz. İşte o saatten sonra her birinin yüzündeki mutluluğu, huzuru görmek beni de çok doyuran şey. Hele bir de beni de aşan bir yetenekle karşılaştığım zaman, inanılmaz mutlu oluyorum.

-Bu çok güzel bir detay…

Evet, çünkü ben inanıyorum ki benim adımı, sanatımı yaşatacak olan öğrettiklerim. Eğer, beni aşan bir öğrencim yoksa; bu demektir ki ben bir şey öğretememişimdir. Bir de öğretmeye başladıktan sonra, siz de kendinizi daha çok geliştiriyor ve daha çok öğreniyorsunuz. Çünkü paylaşmazsanız bu alan kısırlaşır. Her bir göz, başka pencereden bakarak kendine has bir çalışma ortaya koyduğu zaman, harmanlanarak kolektife dönüşen bir muazzam bir eser çıkıyor. Böylece sanat her an yenileniyor, teknikler gelişiyor.

-Size bir boş alan verilse kendi sanatınızla bize kadını nasıl anlatırdınız?

Ben bütün çalışmalarımda, bana verilen projenin yapılacağı alanı uzun süre dinlerim, izlerim, atmosferini koklarım. O alanı hissetmeye çalışırım. Bu noktadan cevap vermem gerekirse; ilk olarak o anıma bağlı diyebilirim. Bir noktayla, bir camla başlar; çalıştığım süre boyunca da ortaya çıkan işin ruhuna göre renklendiririm. Ben, bugün böyle bir çalışma yapmaya başlasam, şu anki ruh halime göre siyah sedefli bir camdan bir nokta ile başlarım. Çünkü sedef yanına her türlü rengi alır!

E. İlkay Yaprak
e.ilkay@grifons.com