Yazıldığı dönemde de büyük ilgi gören fakat Buz ve Ateşin Şarkısı (Taht Oyunları) serisi okurla buluştuğunda, George R. R. Martin’in 1980 yılında yazdığı ve yazarın hayal gücü ve zengin üslubuyla ördüğü Buz Ejderhası, tüm dünyada milyonlarca kopya sattı.
Buz Ejderhası, Martin’i tüm dünyada milyonlarca okura tanıtacak bir serinin ayak seslerini taşıyan Buz Ejderhası, Luis Royo‘nun muhteşem çizimleri ile yan yana gelerek yeni bir efsaneye hayat veriyor!
Alican Saygı Ortanca & Emre Aygün çevirisi, Epsilon etiketi ile Türkiye’de yayınlanan Buz Ejderhası’nın film hakları Warner Bros tarafından alındı ve kitap çok yakında izleyici ile buluşmaya hazırlanıyor.
Kitabın “Kış Çocuğu” adlı ilk bölümden bir alıntı…
“ADARA mevsimlerden en çok kışı severdi çünkü dünya soğuduğunda buz ejderhası gelirdi. Soğuğu mu buz ejderhasının yoksa buz ejderhasını mı soğuğun getirdiğinden asla emin olamazdı.
Ondan iki yaş büyük ve doymak bilmez bir meraka sahip abisi Geoff’un aklını sıklıkla kurcalayan türden bir soruydu bu, ancak Adara böyle şeyleri umursamazdı. Soğuk, kar ve buz ejderhası tam vaktinde geldiği müddetçe Adara mutluydu.
Bunların ne zaman geleceğini de doğum gününden dolayı her zaman bilirdi. Adara bir kış çocuğuydu, herhangi birinin hatta komşu çiftlikte yaşayan ve hiç kimse doğmadan önce yaşanmış olayları dahi hatırlayan İhtiyar Laura’nın bile hatırladığı en kötü donda dünyaya gelmişti. İnsanlar hâlâ o dondan bahsederdi. Adara sık sık konuşanları duyardı.
Başka şeylerden de konuşurlardı. O korkunç donun sebep olduğu soğuğun, Adara’nın babasının yaktığı büyük ateşin ardında annesinin doğum sancıları çektiği o uzun gecede içeri girip doğum yatağının üzerini örten kat kat battaniyenin altına sızdığını ve annesini öldürdüğünü söylerlerdi. Soğuğun Adara’ya henüz anne karnındayken nüfuz ettiğini de anlatırlardı zira doğduğunda teni soluk maviydi ve buz gibiydi, o günden beri geçen yıllar içinde de hiç ısınmamıştı. Kışın eli değmişti ona, işaretini üzerine bırakmış, onu kendisinin yapmıştı…”