Aslen ‘Moleküler Biyolog’ olan Uygar Mitat, kendini geliştirmekten ve öğrenmekten keyif alan ‘amatör’ bir ruh. Eskişehir’de yaşayan Mitat, uzman bir Astrofotoğrafçı olmasını da bu amatör ruhuna borçlu.
Sosyal medya hesaplarından yayınladığı eşsiz kareler ile her birimizi gökyüzünün derinliklerine çeken Uygar Mitat’a, Türkiye’nin hızla dönşen ve dönüşümü ile ‘öğrenci şehri’ tanımından sıyrılarak Avrupa standartlarına ulaşan Eskişehir’i ve kentteki yaşam kültürünü sorduk.
- Şehir, yaşam, üretim üçgeninde kimlikler sizce nerede duruyor?
Eskişehir aslında içinde yaşayanlara göre şekillenebilen bir şehir. Baskın karakterleri size görmek istediğiniz kadar veriyor. Diğer Anadolu kentlerine göre büyük bir sanayisi olmasına rağmen tam bir sanayi şehri demek mümkün değil. Genç nüfusu ve canlı üniversite hayatı nedeniyle sokağa çıkan herkesi gençleştirebilen bir şehir aynı zamanda. Yıllar içerisinde oturmuş bir “yaşanılacak şehir” kimliği var ve sizin yaşamdan beklentinize göre size aradığınıza hızlı bir şekilde ulaşma fırsatı tanıyor. Hayatın tüm dengeleri o kadar iyi konumlanmış ki, hiçbiri diğerinin önüne geçmeden kendi içinde ayrı bir baskınlık kurabiliyor.
- Eskişehir’e dair en sevmediğiniz şikayet nedir?
Yerel halkı genellikle trafiğinden ve şehirdeki toplu taşımanın temelini oluşturan tramvayın şehri yavaşlatmasından şikayet ediyor, ancak haftanın birkaç gününü diğer büyükşehirlerde geçiren biri olarak buna pek katılmıyorum. Şehir merkezinin nispeten düşük bir alana sıkışmış olmasının getirdiği kalabalık söz konusu evet, ancak aynı halkın “aradığım her şeyi bir yerde bulabiliyorum” mutluluğu ile tezat bir şikayet oluyor haliyle.
- Şehirleşme kültürünün kentlerde kendine yer bulabildiğini düşünüyor musunuz?
Şehirleşme kültürü dediğimizde herkes farklı bir şey düşünebilir elbette ancak Eskişehir’de kırsalın sakinliğini de şehir merkezinde bulabilmeyi seviyorum. İsteyenler buna hızlıca ulaşıp, orada zamanı yavaşlatabilirken kimisi ise kalabalık sokaklarında zamanı hızlandırmayı tercih edebiliyor. Tabii bunu reddedip hem yaşam tarzı olarak hem de konum olarak kırsalı tercih edenlere de saygı duyuyorum.
- Şehrin sokaklarında sizi çeken detaylar var mı?
Evet heykeller her yerdeler ve çok güzeller. Şehrin merkezinde gerçekten üzerine çalışılmış bir sanat var. Bakmayı ve görmeyi isteyenler için Eskişehir tam bir müzeler şehri. Bunda, uzun yıllar boyunca heykel sanatıyla birebir ilgilenmiş ve kendi müzesi bulunan bir belediye başkanı tarafından yönetilmiş olmasının çok büyük katkısı var.










- Eskişehir’e özel bir çalışma yapılsaydı, sanatın hangi alanında olmasını tercih ederdiniz?
Tiyatrosuyla, senfoni orkestrasıyla, sanat müzeleri ve belediyenin gerçekten içi dolu sanat dalı kurslarıyla bu alanda Türkiye’nin çok ötesinde bir kent için bu soruyu cevaplamak gerçekten zor. Kendi ilgi alanımı da göz önünde bulundurarak diğer sanat dallarına oranla fotoğraf sanatının daha da gelişmesini isteyebilirdim.
- Yaşam sanatına hizmet edebilecek bir ortam oluşturmanın bedeli sizce nedir?
Zaman.
Bunu yine yaşamaktan çok keyif aldığım Eskişehir için açıkça görebiliyorum. Yıllar içerisindeki gelişimi, size nefes alabilecek alanlar sunabiliyor olması. En önemlisi, şehir merkezinde olmasına rağmen manzarasıyla sizi büyüleyebilecek parklara ve yaşam alanlarına gittiğinizde yanınıza kimin gelip oturacağından endişe etmemeniz ve kimsenin sizi rahatsız etmeyeceğinden emin olmanın verdiği rahatlıkla bu keyfi sürebilmeniz. Çünkü o kişiler de sizinle aynı beklentiyle orada. Bunu biliyor, yeni arkadaşlıklar kurabiliyorsunuz. Eskişehir tüm paydaşlarını birbiriyle buluşturan ve birlikte gülümsetebilen bir şehir.
E. İlkay Yaprak