Opera Twins CRR’de Nostalji Rüzgarı Estirecek

İzmir doğumlu Didem & Sinem Balık nam-ı diğer Opera Twins, Türkiye’nin ses renkleri farklı olan ilk opera ikizleri. 

Tek yumurta ikizi olmasına rağmen Sinem Balık Soprano, Didem Balık ise Mezzo-Soprano. Sekiz farklı dilde seslendirdikleri eserler ve albümleri ile dünya çapında büyük beğeni toplayan Opera Twins; 21 Aralık Cuma akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yepyeni projeleri ile hayranlarının karşısına çıkacak. 

Biz de konser öncesinde provalarına tüm hızıyla devam eden Didem & Sinem Balık’tan yeni projelerini dinledik.


-Müzik eğitiminize İzmir’de başladınız sonra Viyana’da devam ettiniz. Hatta yıllarca Avusturya‘da yaşadınız. Türkiye‘ye döndüğünüzden beri de “Aşk” temalı büyük konserler veriyorsunuz. Türkiye’de kaliteli müziği sevdirmek üzere yoğun bir tempo ile çalışıyorsunuz. Dinleyicilerinizden gelen tepkiler nasıl?

Didem B: İzmir 9 Eylül Devlet Konservatuarı’nda şan bölümünü bitirdik. Sizin de söylediğiniz gibi sonra Viyana‘da konservatuvara gittik. Sanat hayatımıza orada devam ettik. Amerika ve Avrupa‘nın birçok yerinde kardeşim Sinem ile birlikte solo konserler verdik.

Sinem B: Biz şimdiye kadar hep konsept işler yaptık. Avusturya‘dan döndüğümüzden bu yana; Aşk ve Tango, Aşk ve Müzikaller, Aşk ve Nostalji, Aşka Dair Şarkılar dan oluşan “Aşk” temalı konserler verdik. Bu konserlerde repertuvar; tangolar, müzikaller, aranje dönemi dediğimiz özlemli şarkılardan oluştu.
İzleyicilerimiz bu tarz müzikten hoşlanıyorlar. Orijinal dillerini ve o dönemi de bilen yaşamış dinleyicilerimiz var.

-9 Eylül’ün ardından Viyana’ya eğitiminize devam ettiniz. Ses renklerinizin farklı eğitiminizi nasıl şekillendirdi?

Didem B: 9 Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nı bitirdikten sonra Viyana’ya eğitim için gittik.
Sinem: Konservatuvarı bitirmeden Cemal Reşit Rey konser salonu korosuna seçildik. Profesyonel yaşamamıza burada başladık. Ses renklerimizin farklı olması; bize dünyada ikinci Türkiye’de tek olma özelliğini de yanında getirmişti. Yani biz tek yumurta ikizi olup mezzosoprano ve soprano seslerine sahiptik.

Viyana’da çok farklı dünya kariyeri yapmış olan sanatçılarla çalıştık. Placido Domingo, Dolara Zajick gibi Sanatçılar bize bunun sahnede büyük avantaj getirdiğinin söyledi.

Çalışmalarımızda ve konserlerimiz de o ses renklerimize uygun parçalar seçip onları söyledik ve söylüyoruz.


Sinem B: Dünya’da la Turka Diva olarak tanınan Leyla Gencer’in sesi bizi en çok etkileyenlerin başında geliyor. Yalnızca sesi değil, yaşadığı dönemde en büyük sanatçılarla yapmış olduğu kariyer mücadelesi, repertuarı bizi çok etkilemiştir.

Didem B: Biz de bu güzel örneklerden yola çıkarak sürekli kendimizi yenilemeye gayret ediyoruz. 8 ayrı dilde şarkılar söylüyoruz. İtalyanca, Fransızca, Almanca, İngilizce, İspanyolca, Rusça, Yunanca ve Türkçe şarkılardan oluşan büyük bir repertuarımız var.

-21 Aralık’ta; 60 ve 70 ‘li yılların en güzel şarkılarından oluşan bir konser yapacaksınız. 40 kişilik muhteşem bir orkestra ile seyirci karsısına çıkacaksınız. Bu konserden bahseder misiniz?

Didem B: Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda, 21 Aralık Cuma gün konserimiz var. 40 Kişilik İstanbul Kent orkestrası ve Şef Hakan Cumhur eşliğinde seslendireceğiz.

60 ve 70 ‘li yılların en güzel şarkılarından oluşan bir repertuvar hazırladık. Heyecanlıyız, bekleriz!

Sinem B: 60 ‘lı ve 70 li yıllarda bizi heyecanlandıran birçok şarkı var. Bu dönemde; beğeni kazanan yabancı parçalara Türkiye’de, üzerine tekrar Türkçe söz yazılarak piyasaya çıkarılmış. Türk popunun yapılandığı “aranje “dönemidir.

Ünlü şarkıcıları; Mina, Milva , Dalida, Adamo Gibi sanatçıların şarkılarını Türkiye’de, Ajda Pekkan, Tanju Okan, Ayten Alpman repertuvarlarına Türkçe sözlerle almışlardır.

Biz konserimizde yabancı ve Türkçe sözleriyle birlikte söylüyoruz. Nostaljik hiç eskimeyen parçalardan oluşturduğumuz bu repertuvarı büyük zevk alarak söylüyoruz.

Herkesi bu konsere bekliyoruz:)

E. İlkay Yaprak
e.ilkay@grifons.com