İstanbul’da dünyaya gelen ve Şişli Terakki Lisesi’nin ardından Çanakkale’de eğitimini tamamlayan Emrah Koçak, küçük yaşlarından itibaren müziğe ilgi duyan isimlerden birisi.
Klasik müzik ile küçük yaşlarında tanışan Koçak, “Handel, Vivaldi, Chopin ve Piazzola favori bestecilerimdi” derken yalnızca isimlerden değil, müzik yolculuğuna da yön veren isimlerden bahsediyor aslında.
Gitar derslerine ilk olarak Utku Özkanoğlu ile başlayan Koçak, bir dizi sınav başarısının ardından Thames Valley Univercity London College of Music’ten klasik gitar performans diploması almış.
Hemen ardından İstanbul Üniversitesi’nde Erdem Sökmen’in öğrencisi olan Koçak, Müslüm Gürses, Yıldız Tilbe, Oğuzhan Koç ,Sinan Akçil, Işıl Yücesoy, Berdan Mardini, Amerikalı Grammy ödüllü Jimmy Burney, Fas starı Asmaa Lazraq gibi usta isimlere gitarı ile eşlik etmiş.
Kasım 2020 yılında Handel’in HWV 423 klavsen süitinin Allemande bölümünü, HWV 373 Keman Sonatının Adagio ve Allegro bölümlerini klasik gitar için düzenleyerek tüm dijital platformlarda yayınlayan Emrah Koçak, Siccas Guitars’da kendine yer bulmuş. Performansları TRT 3, ABC Radio, Scala Radio, NPO4, Nacional Clasica gibi farklı ülkelerde dünyanın en büyük klasik müzik radyolarında eserleri listelenip çalınan Emrah Koçak’a hem bizim hem de hayranlarının en fazla merak ettiği soruları sorduk…
Barok Müzik ve özellikle de Handel müzikal geçmişinizde önemli yer tutuyor. Küçük yaşlardan bu yana siz Barok eserleri ve Handel’i üslubunuzla nasıl buluşturdunuz?
Handel Alman asıllı bir İngiliz besteci. Yaşadığı dönem özelliklerinin çok ötesinde “hit” eserler yazmış. Mozart, Beethoven gibi insanlık tarihinin en büyük bestecilerinden biri olduğunu düşünüyorum. Tabii Handel deyince ilk akla gelen Şampiyonlar Ligi müziği ve Hallelujah’dır. Bugün dinlediğiniz bazı pop şarkılarının da armonizasyonunda Handel tınıları yakalarsınız. Aslında duyduğumuz dinlediğimiz fakat adını sadece ilgilenenlerin bildiği bir dahidir Handel. Çağdaşlarının arasında “deha pırıltısı” ve de “melodik cümleler” açısından Vivaldi ile beraber hemen ayrılır, hatta ben Bach’tan çok daha ileride olduğunu düşünüyorum. Yaşadığı dönemin müziği süslü ve abartılı cümleler üzerine kurulurken Handel’in eserlerinde bunlara pek rastlamazsınız. Örneğin; Minuet’in G minor. Yani Handel’i barok üslubuyla çalmayıp romantik bir üslup ile çaldığınızda ortaya bambaşka ve harika bi şey çıkıyor.
Gitar Türkiye’de daha ‘pop’ konumlandırılıyor. Klasik eserleri gitar ile sunmak nasıl tepkiler alıyor?
Bugün çaldığımız gitar gelişimini 1800’lerin sonu 1900’lerin başında tamamladığını düşünürsek aslında “yeni” bir enstrüman olduğunu söyleyebiliriz, tabii bu durumda repertuarı da yeni. Andres Segovia tarafından 1900’lerde konser salonlarına taşınıp popüler olmaya başlayınca Segovia kendi yaptığı Bach uyarlamaları ile beraber özgün gitar eserlerinin de yazılmasını sağlamış. Uyarlama eserler, yani gitar için yazılmayıp sonradan gitar için düzenlenenler bazen orjinalinden daha iyi tınladığı gibi, (Örneğin; Albeniz’in Asturias’ı. Ben yıllarca gitar için yazdığını sanıyordum mesela, orijinalinin piyano için olduğunu duyunca çok şaşırmıştım.) kimileri de gitarda emanet duruyor. Uyarlama eserlerde Bach bizim repertuarda çok önemli bir yere sahip, fakat ben bir türlü gitarda Bach çalmayı sevemedim, alışamadım. Bu yüzden eğitim hayatımdaki sınavlarıma Bach eserleri yerine “ben Handel eserleri uyarladım” diyerek kendi düzenlemelerimi çaldım. Klasik gitar repertuarında çok kez çalınmış, yorumlanmış, kaydedilmiş eserleri çalmak yerine olmayanı sunmayı ya da olanı değiştirerek çalmayı daha çok seviyorum.
Yeni başlayanlar gitar seçimini nasıl yapmalı?
Klasik gitar alırken aradığım ve dikkat ettiğim ilk özellik gitarın sesinin gürlüğüdür. İkinci olarak tiz-bas dengesine bakıyorum. Stüdyo kayıtlarında ladin-akçaağaç ya da ladin-selvi gitarlar tercih ederken, klasik müzik kayıtları ve performansta sedir – kokobolo ya da sedir – gül ağacı daha etkili oluyor. O yüzden hep 4 tane klasik gitarım var. Gitar seçiminde bütçe dahilinde en iyiyi bulmak için bilen biri ile bir mağazaya gidilip çalarak deneyerek almak en sağlıklısıdır. İnternetten gitar almak oldukça riskli.
Size sık sık sosyal ağlar üzerinden de sorular geldiğini biliyoruz. Yorumlardan size küçük bir derleme yaptık. En çok merak edilenlerden birisi; ‘Neden ders vermiyorsunuz?’ oldu. Peki, siz neden ders vermeyi tercih etmiyorsunuz?
1.Zeki olan
2. Hâlihazırda klasik müzik dinleyen
3.Yeteneği olanlar ile ders yapıyorum.
Bunlardan biri eksik olduğunda ders ilerlemiyor, bir yerden sonra tıkanıyor. Zekâ enstrüman eğitiminde çok önemli bir faktör. Yani sağa git deyince yukarı giden, defalarca anlattığınızı şeyi bir türlü anlayamayan birinin ileri düzeyde bir gitar eğitiminden sonuç alması zordur. Klasik gitar öğrenmek isteyen birinin klasik müzik dinliyor ve biliyor olması çok büyük avantaj. Anlatmak istediğiniz dünyayı hâlihazırda tanıyan biri, eğitimden de iyi sonuç alıyor. Yetenek tabii kilit nokta, hele meslek olarak bu işle ilgilenecekler için Allah vergisi bir yetenek ve şans şart. Bu üç faktör bir arada olduğunda klasik gitar eğitimi harika ilerliyor.
Gitar gerçekten fakirin piyanosu mu ?
Geçmişte öyle bi söylenti vardı ama dövizin ve ekonomimizin geldiği bugünki noktada artık gitar ucuz bir enstrüman olmaktan çıktı. Çalabileceğiniz ortalama düzey bir gitarın fiyatı şu anda 1000 liranın üzerinde. Ortalama bir tel fiyatı da 70 lira ve yukarısında..Maalesef..
Geçmişe dönsen hangi zamanına dönmek isterdiniz ?
Gitar çalmaya 20’li yaşlarda başladım ve o gün bu gündür hiç geri adım atmadan, teklemeden yola devam ediyorum. Gelen hep gidenden daha iyi oldu, o yüzden gelecek olan yıllarıma gitmeyi isterdim..
Mozart’ın döneminde gitarist olmak ister miydiniz?
Onun döneminde bugün çaldığımız modern klasik gitar yoktu.Bizim enstrüman 100 yıllık yeni bir enstrüman. Teknoloji ve jenerasyon olarak aslında gitarist olmak için tarihin en iyi dönemlerinden birinde olduğumuzu düşünüyorum, o yüzden istemezdim.
Okul başarısı aktif müzisyenlik hayatında önemli bir faktör mü ?
Bence hayır.Okul notu kimseyi başarılı bir müzisyen yapmaz.Sahada varlık gösteremeyen bir müzisyenin başarılı olma şansı yoktur.Okul kendini mesleğinde geliştirmek isteyenler için,kültürel ve entellektüel bakış açıları kazanmak,daha donanımlı olmal için önemlidir,fonksiyonu buradadır.Reel hayatta herkes nasıl çaldığınıza bakar,kimse nereden mezun olduğunuzla ya da okul notunuzla ilgilenmez.
Türkiye bir gitaristin yaşamını sürdürebilmesi için iyi bir yer mi? Burada olmasaydın nerede yaşıyor olurdun ?
Ben ağırlıklı stüdyo gitaristi olarak çalışıyorum ve İstanbul bizim sektör için harika bir yer.Sahne müzisyenleri için de öyle. New York ve Viyana’da çalışmış olan arkadaşlarım var. Onlara sormuştum, hayat nasıl oralarda diye. “B.k gibi” dediler. Sabah taksicilik, dönercilik vs. işler yapıp, akşam klüplerde çalıyorlardı, sadece çalarak geçinmek imkansız diyorlardı. Burada olmasaydım bir stüdyo gitaristi olarak ya Kahire’de ya da Los Angeles’ta hayatımı bugünki gibi sürdürebilirim sanıyorum.
Siz solaksınız. Solak olmak dezavantaj mı ?
Gitar alırken dezavantaj, standart gitar sayısı 10 ise solak gitar sayısı 2 falan oluyor, az seçenek şansım oluyor. Çalarken bir problem teşkil etmiyor. Kimse “ver de gitarını bi’ çalayım” diyemiyor.
Gitarist olmasaydınız peki ?
Yani yine müziğin içinde olurdum. Tahminen ya piyanist ya da çellist.. Başka meslekler bana yaramaz. Yani, bir müdür olsaydım çok kötü bir müdür, doktor olsaydım, çok kötü bir doktor olurdum zorlukları var ama en doğru yerdeyim.
Türkiye’de verilen müzik eğitimi hakkındaki düşünceleriniz neler?
Önemli dersler sıralamasında bizim ülkede alt sıralarda olduğu için özellikle özel okullarda sahtekarlığa çok açık bir alandır müzik..Ben keman çalamayan ama hiç çalamayan keman öğretmenleri, sazını ancak tıngırdatan, her yönden donanımsız, ehil olmayan müzik bölüm başkanları hatta koordinatörleri gördüm. Bunlar ucuza çalıştığından ve işini iyi yapan iyi öğretmenler, haklı olarak, iyi ücret talep edeceklerinden özel okullarda tercih edilip yer buluyorlar. Bize en az 50 yıllık kültür politikaları, çok donanımlı ve uzman kültür bakanları lazım ki jenerasyon değişsin, farkındalığı artsın. Ondan sonra zaten bu alanda kimse kimseyi dolandıramaz.
E. İlkay Yaprak
eilkay@grifons.com