Emel Basut Gemici: Renkleri Hep Çok Sevdim

Rengarenk, cıvıl cıvıl ve şen kahkahalarla gülen gözbebekleriyle karşılıyor sizi Çini sanatçısı Emel Basut Gemici. Morlar, pembeler, kimimize iddialı kimimize uzak gelen tonlar arasında, çini sanatını icra ediyor.

MSGSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Tük Sanatları Bölümü, Eski Çini Onarımları Ana Sanat Dalı’ndan mezun olduktan sonra çalışmalarına hız kesmeden devam eden Gemici, kendi okulunda öğrenci yetiştirme imkânı bulmuş bir isim. Özgün tasarımları ve renkli dünyası ile dikkatleri üzerine çeken Emel Basut Gemici’ye sanatını ve kadını sorduk.

-Çizgilerle aranız nasıl?

Çizgilerle aram hep çok iyiydi. Küçüklüğümde başlayan çizgiler şekillenip bir şeyler ifade etmeye başlayınca akademiye yöneldim. Ailem de bu konuda bana destek oldu.

-Çizgiler şekillere dönüştü, şekiller renklendi ve adı ne oldu?

Çini oldu.

-Geleneksel bir sanatla ilgilenmenin zorlukları oldu mu?

İlk başlarda tabi ki çok bilinmiyordu. Çini denildiği zaman yalnızca cami duvarları dekoru olarak akıllarda kalmıştı. Bu elbette kötü değil, özellikle Sultanahmet Cami’nin bunda çok büyük bir etkisi var. Fakat bugün çini sanatının daha fazla farkındayız. Gerek kursiyerler gerekse de üniversitede öğrenciler çini bölümünü özellikle isteyerek geliyorlar. Bu konuda eğitim almak, desenlerini teknik bilgisini öğrenmek istiyorlar.

-Öğrencilerinizin cinsiyet dağılımı nasıl?

Bayanlar çoğunlukta ama gelen erkek öğrenciler de çok ilgili. Çok severek geliyorlar. Kurs ortamında çok fazla erkek öğrenci yok diyebiliriz ama gelen öğrenciler çok iyiler.

-Çini için yetenek önemli midir?

Elbette önemli bir şey yetenek ama çini de temel çizim yapmaktır ve çizim yapabilmenin de matematiksel bir formülü var. Çalışmakla bu formülleri edinebilirsiniz. Burada yetenek, estetiği yakalamak için gerekli unsur olabilir.

-Kursiyerlerinizin ağırlıklı olarak kadınlar olduğunu söylediniz. Kadınları gözlemlediğinizde sanat onlara neler katıyor?

Çok şey değişiyor, ilk olarak sakinleşiyorlar. İlk geldikleri zaman, kontrol etme hissinin verdiği duygu ile verdikleri tepkilerle; “teslimiyet” dediğimiz noktadan sonra verdikleri tepkiler arasında büyük farklar oluşuyor. Daha toleranslı oluyorlar diyebiliriz. Bu da hayatı daha rahat göğüslemelerini sağlıyor. Bir metropolde yaşıyoruz ve her yere bir şekilde yetişmemiz gerekiyor. Bunun için de sürekli saatle yaşıyoruz. Fakat burada öyle değil. Özellikle sınıf içerisinde tamamen işlerimize odaklanıyoruz.

-Çok renkli birisiniz, size gelen tepkiler nasıl?

Ben, hep renkliydim ve her zaman renkleri çok sevdim. Bundan dolayı da herhangi bir eleştiri almadım. Bunlar aslında önyargılarımız.

-Peki biz kadınlar önyargılarımızı özellikle sanatla silersek hayatımız nasıl olur?

Bir kere güne gülerek uyanırız ki bu çok önemli bir şey. Kendimizi daha iyi tanıyarak, doğru duyguları doğru zamanda yaşarız. Bu da hayatımızın gidişatını da renklendiren, yaşamdan keyif almamıza imkân sağlayan bir bakış açısı kazandırır.

E. İlkay Yaprak
e.ilkay@grifons.com