Bir Antitez: Osmanlı’da Bilim

Osmanlı Devleti tarihinde Duraklama ve Gerileme Dönemlerine dair genel bir görüş olan; kültürel ve teknolojik gelişmesinin kendi içine kapalı bir şekilde gerçekleştiği, yeniliklere karşı duyulan ilginin giderek azaldığı tezine, Tel Aviv Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Tarihi Bölümü Doçenti Miri-Shefer-Mossensohn‘den bir antitez: Osmanlı’da Bilim raflarda yerini aldı.

Özellikle Batı dünyasının 19. ve 20. yüzyılda çizdiği Osmanlı Devleti görüşünün aksine Mossensohn, Osmanlı toplum ve kültürünün zengin bir bilimsel hayatı mümkün kılabilecek bereketli ortamı sağladığını öne sürüyor.

Osmanlı Devleti’nin dışarıdan alınan bilgi ve icatları kendi özgün yöntemleri ile kullanmakta büyük ustalık gösterdiğini belirten Mossensohn, 1877 yılında Osmanlı İmparatorluğu dünyanın yedinci en uzun telgraf ağına sahip oluşunu ve modern iletişim altyapısı bakımından zamanın en gelişmiş devletlerinden biri olmasını örnek vererek; İmparatorluk içinde bilim, eğitim ve öğretim mekanizmaları, teknolojik gelişmelerde devletin üstlendiği rol ve bilimi üreten ve kullanan Türkçe ve Arapça konuşan Osmanlılar üzerinde önemli bir rol oynadığını vurguluyor.