Zehra Kıstı Yazdı: Göklerin Müzik Dili

En az inanç kadar yaşı olabilir. Daha Antik Mezopotamya’da müziğin Tanrıya ibadetin bir bileşeni olduğu söylenir. Eski Yunanlıların duaları ise, “Evrenin her daim Yaratan Babası, Yüce Tanrı, sesin yedi tonu sana şükreder” sözleri ile başlıyordu.

Pisagor, gezegenlerin gökyüzündeki hareketlerinin belli bir sayıya tabi olduğunu ve harmoni (uyum) ile müzik yarattığını söylüyordu. Eski Yunanlılara göre; Alfa, Epsilon, Eta, Yota, Omikron, İpsilon, Omega harfleri kutsal seslerdi ve yedi gezegen çemberini temsil ediyordu. Yedi gökyüzü birlikte şarkı söylediğinde, mükemmel bir harmoni yaratıyor ve büyük Yaratana hamd ediyorlardı. Platon eski Mısırlıların müzik sanatından bahsederken Lyra aletinin gövdesini insan bedenine, telleri sinirlere, ifacıyı ise ruha benzetiyor. Ruh telleri çalar ve iyi insanla harmoni (uyum) kötü insanla ise disharmoni (uyumsuzluk) yaratır. Oliver Sacks, “Musicophilia” kitabında Alzheimer hastası bir müzisyen hakkında bilgi veriyor. Hastalığının en son aşamasında dış dünya ile irtibatını tamamen kesen, iç çamaşırını pantolonun üstünden giyecek kadar demoralize olmuş bu insan, sahneye çıkıp piyanosunun arkasına oturduğu anda yine de eski haline dönüyordu. Arabada kendi konserine gittiğinin farkında bile değilken, parmaklarını piyanosuna dokundurmakla sağlığına kavuşuyordu. Konser bittikten sonra ise hayatla irtibatı yeniden kesiliyordu. Başka bir deyişle, her şeyi unutmuş bir müziği unutmamıştı.Eski Yunanlıların inancında gök cisimleri bile şarkı okurken, çağımızın güzel bestecileri doğadaki müziği duyularımıza göre yorumlayabiliyorlar. Hepimiz bülbül, kumru, güvercin, sığırcık seslerinden zevk alabiliyoruz, fakat bu sesleri insan kulağına göre yorumlayan muhteşem insanlardır.

Rus besteci Aleksandr Alyabyev’in “Bülbül” şarkısı böyle harikalardan biridir. Videoda, Ermenistan’ın büyük sanatçısı Goar Gasparyan “Bülbül”(Solovey) şarkısını kendi dilinde okuyor. Yani, şarkının orijinal dili Rusça, ifacı ise Ermenice okuyor. Dinleyici olarak biz ise, herhangi hayvan dili bilmeden bülbülün dilini anlıyoruz. Besteci (Alyabyev) bülbülün dilini müziğe döküyor, şarkıcı ise bunu bize müzik diliyle aktarıyor.
 Halk arasında bunama olarak bilinen Alzheimer hastalığı, hafızayı etkileyen yakın zamanı hatırlayamama ile başlayan; zamanı ve bulunduğu yeri unutma, karıştırma, günlük yaşam kalitesinde bozulma ile seyreden yüzde 5 genetik özelliği olan, tedavi edilebilen, yalnız şifa sağlanamayan bir hastalık. Dilimizde sık kullanılan bunama, demans kelimesi; Latince zihin anlamına gelen mens kelimesinden türemiş. Demans, zihin yitirilmesi anlamına geliyor. Matthew Thomas’ın “Kendimizde Değiliz” (We Are Not Ourselves) romanı genç yaşta bu hastalığa yakalanmış kocası için mücadele eden bir kadından bahsetmektedir. Her şeyden önce iyi bir insan olmalıyız diyorsanız, bu kitabı mutlaka okumalısınız.