Grapon Kağıtları Hazırlayın; Mutluluğu Resmedicez!

İnternet, akıllı telefonlar ve bunlarla birlikte sosyal medya hayatımızın her alanına girmiş durumda. Öyle bir hale geldik ki, yediğimizi içtiğimizi, aldığımızı, sahip olduğumuz şeyleri paylaşmadan rahat edemez olduk. Takip ettiği kişilerle aynı giyinen, aynı yerlere giden, aynı şeyleri yapmazsa mutlu olamayan insanlar haline geldik her birimiz. Kendi hayallerini ve kişisel amaçlarını rafa kaldırıp; popüler olana sarılıp, aradığı mutluluğu bulamadığı için ciddi bunalıma giren bir kesim var.

Ayperi doğduktan sonra takip ettiğim hesaplar da değişti haliyle. Sonuna anne ekini alıp, “şu”cu anne, “bu”cu anne vb. hesapların birbiri ile yarıştığına da bu şekilde şahit oldum. Seviyeli bir şekilde, yalnızca tecrübelerini paylaşanlara elbette sözüm yok! Fakat, tamamen kişisel bir yolculuk olan annelikte, bu paylaşımlardan esinlenerek fikir sahibi olmak yerine aynı tecrübeyi yaşamazsa ve yaşatamazsa iyi bir anne olamayacağını düşünmeye başlayan insanlar gördüm. Falanca çocuğunu şu okula yazdırmış bende oraya yazdırayım, filanca çocuğu ile şu etkinliği yapmış bende yapayım, karşı komşu dillere destan bir doğum günü partisi yapmış; ben daha güzelini yapayı! Say say bitmez…

Peki çocuklar ne istiyor? Onların asıl ihtiyaç duyduğu şey ne? Cevap veriyorum; ebeveyni ile kaliteli ve nitelikli vakit geçirmek. Bunun için de ihtiyacınız olan tek şey çocuğunuzun ne istediğini bilmek. Dünyanın en güzel oyun parkurunu kurun salonun ortasına, çocuk o an oynamak istemiyorsa çabanız boşuna. Ya da her gün mutlaka kitap okumalıyım diye eve kitap stoğu yaparsınız; çocuk yüzüne bakmaz, dinlemek istemez, kalakalırsınız. Çünkü o an,ona daha ilginç gelen bambaşkadır. Dünyanız bir anda başınıza yıkılır. Başlarsınız sorgulamaya; çocuğum kitapları sevmiyor, benimle oyun oynamaktan hoşlanmıyor, eyvah yaptığım hiçbir şey ilgisini çekmiyor, gelişimini nasıl destekleyeceğim, ben yeterince iyi bir anne değilim? vs. vs…

Canım anneler, cicim anneler; sizce de biraz fazla abartmıyor muyuz bazı şeyleri? Herkes gibi olmaya çalışmak yerine kendimiz olabilirsek ve doyasıya mutlu olmanın sandığımızdan daha güzel ve kolay olduğunu bilirsek; çocuklarımızı da daha mutlu bireyler olarak yetiştirmez miyiz sizce?

Şimdi ne mi yapıyoruz? Eskiden ilkokulda yaptığımız el ele tutuşan kağıt bebeklerden yapıyoruz. Her birine ayrı bir isim vererek boyuyoruz. Burada en önemli nokta, çizdiğimiz bebeklerin sevmediğimiz kişileri temsil ediyor olması. Hani var ya şu çocuğuna türlü çeşit etkinlikler yaptırıp, boy boy paylaşan heh, onu da çiz mesela. En eğlenceli kısmı da burası; eline bir makas al ve biraz önce yaptığın kağıt bebekleri bin parçaya ayır, konfeti yap savur havaya…

Gerçek hayatta hoşlanmadığımız kişi ve durumlardan kurtulmak bu şekilde pek mümkün değil biliyorum. Ama kitaplarda, özellikle çocuk kitaplarında mümkün olamayacak her şey mümkün. Kağıt Bebekler de o kitaplardan biri.


İş Kültür Yayınlarından çıkan Kağıt Bebekler’in yazarı; Değnek Adam, Minik Balık, Süperkurti ve Zogi kitaplarının da yazarı olan Julia DONALDSON. Yazarın tanıtım bülteninde de bahsettiği gibi, küçük bir kız ve beş kağıt bebeğin evde ve bahçede geçen günleri oyuncak bir dinozorun karşılarına çıkmasıyla nefes kesici bir maceraya dönüşüyor. Kitabın çizimleri, kağıt bebeklerinize ilham verecek şekilde renkli ve eğlenceli. Hikâyeyi okuduktan sonra kağıt bebekler yapmaktan kendinizi alamayacaksınız.

Hadi bu da benden size bir kıyak olsun; kitabı okuyup çocuğunuzla yaptığınız kağıt bebeklerinizi sosyal medya hesaplarınızda paylaşarak düşman çatlatabilirsiniz! Keyifli okumalar:)

E. İlay Kul
e.ilay@grifons.com