Tezhip ustası Eda Şahan, lise yıllarının ardından sanat hayatına hiç ara vermeden devam etmiş. Sanatının birçok aşamadan geçerek “doyum” noktasına geldiğin vurgulayan Eda Şahan, dünya sanatlarından Tezhip’i besleyerek, yeni işler üretmeye devam ediyor. Biz de Şahan’a, kadınlığı ve kadın sanatçıları sorduk…
-Sanatınızda 25. yılınızı tamamladınız? Sanatınızın farklı aşamalardan geçtiğini belirtiyorsunuz. Sanatta sadeleşmeniz nasıl gerçekleşti?
Aslında “doyma noktası” diye bir şey var. Belirli bir aşamaya kadar hayatla ilgili bir birikim yapıyorsunuz, bir noktaya geldiğinizde ‘daha’sına dair yalnızca en iyisi olsun istiyorsunuz. Tezhip sanatında da benim bugünkü bakışım, ustalık eserlerimi oluşturmak. Bugüne kadar günde sekiz on saat Tezhip yaptığım zamanlar oldu.
-Sanatınızda nelerden besleniyorsunuz?
Yapılabilecek her alanda üretimlerime her zaman devam ettim fakat kendimi bir alanda sınırlamak istemediğimi fark ettiğimde; sanatın deryasında her alandan beslenmeye başladım. Batı sanatı eğitimimi bugün yaptığım işlere doğru oranlarla dâhil etmeye başladım. Osmanlı sanatında derinine inince, öncelikle ben bilmek istedim ve sanatımı geliştirmek adına daha fazla araştırmaya başladım. Tezhip’te çeltik desenler, Kızılderili sanatı desenlerini entegre etmeye başladım.
-Kadın sanatçılarımız üretirken ve sunarken neler yaşıyor?
Bizim hayatta bir ödülümüz var; evlat sahibi olmak. Bu da hayatta kolumuzun kanadımızın altına daha çok karpuz koymamıza olanak sağlıyor. Bizler evet, birer sanatçıyız ama hepimiz öncelikle anneyiz. Anne olmak, sanatçılığımızın önünde bir değer. Bir sanatçı olarak kapanıp çalışma lüksümüz bir yere kadar, anne olarak da ödevlerimiz ve görevlerimiz var. Bir erkekten farklı olarak, annenin kollayıcılığı, derinliği, hissedişi sanatına yansıyor bence.
-Kadınlarımızın sanatla tanışmasını önerir misiniz?
Ben 18 yaşımdan bu yana sanatın içerisindeyim. Sanat, benim hayatıma sonradan girmedi fakat hayat bizi bir şeylere sürüklerken, dönüştürürken yanımda hep sanatı buldum.
-Sanatın en çok sevdiğiniz yanı ne?
Özgürlük.
-Düşüncede mi harekette mi?
Düşüncede! Çünkü düşüncede özgürlük, harekete de sirayet eder.
-Size bir duvar versek; kadını nasıl anlatırdınız?
Buğday çizmek isterdim. Kadın, berekettir çünkü. Kadının aklı çok farklıdır. Aynı anda birçok şeyi aynı anda yapabilme kabiliyetine sahiptir. Doğurur, berekettir; evlat yetiştirir, büyür; soy soylarız, boy boylarız; elimiz berekettir, pişirir yediririz, boyarız, üretiriz. Kadın bence ‘bereket’ sembolü ile sembolize edilmelidir. Çünkü buğday berekettir ve hiçbir şey yokken ekilen buğday; ekmek oldu, aş oldu, yaşamın temel kaynağı oldu!
E. İlkay Yaprak
e.ilkay@grifons.com