Gülnihal Gül Mamat: Soru Sorduran Bir ‘Nokta’ Önemlidir

Hat, Kur’an-ı Kerim yazımının en estetik ve görkemli hali. Hata sanatçıları da birbirinden zarif tasarımlar ile bu sanatın tüm inceliklerini biz sevenlerine sunuyor. Gülnihal Gül Mamat da Hat sanatının usta isimlerinden birisi. Babasının yönlendirmesi ile başlayan sanat hayatında bugün; ‘Hat hayatımda olmasa ne yapardım?’ diye kendini sorgulayacak kadar uzun bir yol kat etmiş.

Sanatını anlatırken kelimelerini bile özenle seçecek kadar önemseyen, eserleri ile binlerce kişiyi bu sanata yönlendiren ve özveri ile çalışmalarına davm eden Gülnihal Gül Mamat’a Hat sanatını ve kadını sorduk.

-Hat sanatının önemli isimlerinden birisiniz. Nasıl başladınız?

1997 yılında hat sanatı ile ilgilenmeye başladım. Betül Bilgin’den ders alarak başladım. Babam, eğitim sistemi üzerine araştırma yapan bir insandı ve üniversite dönemi geldiğinde beni yönlendirdi. Sonrasında tezhip ile devam ettim. Benim için çok güzel anılarla hatırladığım on yıl Betül Hoca ile çalıştım.

-Kûfi yazıda önemli eserler üretiyorsunuz…

Kûfi vahiy inmeye başlamasından itibaren kullanılan ilk yazı türü. Ayetlerin, taşa ve deriye kaydedilmesinde kullanılıyor. Ardından sanat anlayışı ile birlikte Aklam-ı Sitte denilen yazı türleri ortaya çıkıyor ama bence Kûfi garip kalmış biraz. Biz, Kûfiye tekrar dönerek harfleri alıyoruz ve belirlediğimiz sisteme göre yazarak, okumak isteyenlere de yardımcı oluyoruz.

-Sizin de öğrencileriniz genellikle bayanlar mı?

Evet, bayanlar ağırlıkta.

-Bayanların hayatına sanat nasıl yansıyor?

Bir öğrencimden yola çıkarak buna örnek verebilirim; bir buçuk yıl eğitim almasının ardından bir gün benim isteğim üzerine yazdığı bir mektupta fark ettim ki, ciddi aile problemlerinden dolayı kursa başlayan bu öğrencimin nasıl ciddi bir terapi dönemi geçirdiğini. Burada, biz ders sırasında fark etmesek de, birçok kişi kendine özel bir terapi şekli belirleyerek hem öğreniyor hem de değişip, gelişiyor.

-Sanat, kadınların hayatını değiştirebilir mi? Ya da dünyaya bakış açılarını?

İlk olarak, sakinleştikleriniz gözlemliyorum. Öğrenme sürecinde kaygılarını bana aktaran öğrencilerime; severek her şeyi yapabileceklerini, empati duyduklarında anlayacaklarını ve emek verdiklerinde başaracaklarını söylüyorum. Bunlar olduktan sonra özel bir yeteneğe sahip olmanıza gerek yok. Bu anlamda sakinleşmeleri ve hayata sakin yaklaşmaları, birçok sorunun kolaylıkla çözülmesini de beraberinde getiriyor. Sanat, tedavidir.

-Peki, sevmek, empati ve emeğin ardından gelen başarı; ‘hayatın her alanında istediğimi yapabilirim’ hissini de sağlıyor mu?

Bunu, özgüven noktasından değerlendirirsek; evet, özgüven oturuyor diyebiliriz. Öğrencilerimizden, geometrik desenler için yeni kurslara başlayanlar, akademik eğitim alanlar, tezhip alanında da eğitim alanlar oldu.

-Kadınları bu sanata davet edecek bir kompozisyon oluştursanız ne yapardınız?

Kocaman bir kâğıdın ortasına nokta koyardım. Neden derseniz; sadeliğin güzelliğine inanıyorum. Bir de ‘nokta’ bir cesaret örneğidir. Karşı tarafa sorular sorduran bir ‘nokta’ önemlidir.

E. İlkay Yaprak
e.ilkay@grifons.com