Demir Demirkan: Ne İstediğim ‘Göçmen’ İle Netleşti

Sayısız şarkı yazdı, onlarca albüme imza attı, Türkiye’nin ilk Heavy Metal grubu The Pentagram aka Mezarkabul’un bir üyesi olarak grubun ve Heavy Metal’in Türkiye’de kendisine dinleyici bulmasında önemli rol oynadı, ilk Eurovision birinciliğinin arkasında onun ismi vardı, Model, Özge Fışkın gibi sanatçıları müzik dünyasına kazandırdı ve 12 Nisan 2019’da yayınlanacak son albümü Elysium In Ashes’in ilk single çalışması Bring It On ile yeniden hayranları ile buluşmak için gün sayıyor.

Evet, tam da ‘Elektro Gitarın Kralı’ Demir Demirkan’dan söz ediyorum.

2000 yılında ilk solo albümü ‘Göçmen’ ile birçoğumuzun gençliğinin elinden tutarak müziğiyle büyüleyen biri isim o. Kendi albümlerinin yanı sıra soundtrack albümleriyle de alkışlanan. Her yaştan dinleyicinin hep bir ağızdan haykırdığı ‘Zaferlerim’ ile zirveye adını yazdıran.

Biz de yeni albümü dünyada ve Türkiye’de yayınlanmadan hemen önce, Demir Demirkan’a merak ettiklerimizi sorduk…

-Türkiye’de ‘Elektro Gitarın Kralı’ olarak anılıyorsunuz, elektro gitarla nasıl tanıştınız, nasıl ilerlediniz?

Çok teşekkür ederim, umarım bu sıfatı gerçekten hak ediyorumdur! Bu tamamen dinleyicinin taktiridir ve gerçekten müteşekkirim.

Gitar çalmayı akustik gitarda öğrendim diyebilirim. Henüz bir elektro gitara elimi sürmeden önce hemen hemen dört yıla yakın akustik gitar çalıp, müziği keşfetmeye ve şarkı nasıl yazılır öğrenmeye çalıştım. Lise ikideyken markasız bir elektro gitarım oldu ve yine sıradan bir anfi ile çalmaya başladım. Pedal vs yıllarca kullanmadım. Ne zaman ki üniversiteye başladım, ancak elektro gitar çalışıp, sound üzerinde yoğunlaştım.

-Pentagram gibi uzun soluklu bir Rock grubu ile hem çalıştınız hem de adının duyulmasında önemli rol oynadınız. Türkiye’de Rock müzik sizce nereden nereye geldi?

Bir ara çok iyi gidiyordu her şey ancak plak şirketleri bu ortamdan yararlanmaya çalışıp, piyasaya sıradan işler sürmeye başladığında rock olabildiğince yozlaştı ve gerçek rock dinleyicisi yerine popüler rock dinleyicisi oranı fazlalaştı. Bunu da rock piyasasının çöküşü izledi. Ama ben hala biliyorum ki gerçek rock ve metal dinleyicisi sabit ve kuvvetli bir halde mevcut ve artık beğendikleri sanatçıları izlemek ve dinlemek için medya ve plak şirketlerine ihtiyaçları yok. Bu daha sağlıklı bir durum.

-2000 yılında Göçmen albümü ile birlikte daha önce sizi dinlememiş binlerce kişiye ulaştınız. Fakat her albümünüzde her yaş grubundan dinleyici sizinle tanıştı ve “Zaferlerim” neredeyse bir dönüm noktası oldu. Göçmen albümü sizin hayatınızda neler değiştirdi?

Solo olarak izleyicinin karşısında performans yapmak, kendi öykülerimden ürettiğim şarkıları paylaşıp hep bir ağızdan söylemek ilk bu albüm ile başladı. O zaman anladım ki, sonsuza kadar yapmak istediğim; prodüktörlük veya başkalarına şarkı yazmak değil. Hayatım boyunca şarkılarımı yazıp söylemek, gitar çalmak ve bunu dinleyicimle konserlerde paylaşmak. Ne istediğim netleşti o albüm ile.

-ABD’ye temelli yerleştiniz. Burada çalışmalarınıza devam ederken sosyal platformlar aracılığı ile dinleyicilerinize ulaşıyorsunuz. Albüm döneminden bakarsak, aradaki farkı nasıl tanımlarsınız?

Müzik piyasası o kadar küreselleşti ki artık nerede olduğunuz önemini yitirdi. Yakında yayınlanacak İngilizce albümüm her ne kadar ilk olarak ABD ve Avrupa’da tanıtıma girecek olsa da, kayıtları İstanbul’da yaptık, ve ilk single klibini de yine İstanbul’da çektik. Ülkemizde hem müzikte hem de film sektöründe gerçekten inanılmaz yetenekli insanlar var.

-Soundtrack çalışmalarınız da albümleriniz kadar dikkat çekti. Özellikle Devrim Arabaları soundtrack albümünü hazırlarken sizi en çok heyecanlandıran parça hangisi oldu?

Devrim Arabaları Soundtrack albümünü dinlerseniz sondan üçüncü parça “Seninle Gurur Duyuyorum” hala zaman zaman dinlediğim bir parça.

-Günde kaç saat çalışırsınız?

(Gülüyor…) Çalışmaya ara verdiğim üç zaman var; uyuduğumda, yemek yediğimde ve ailemle zaman geçirdiğimde.

-Demir Demirkan neler okur?

Roman pek okumuyorum. Kişisel gelişim, felsefe ve sağlık üzerine kitaplar okuyorum genelde.

-İzmir sevginizi hepimiz biliyoruz. İzmir’de size iyi hissettiren ve olmazsa olmazlarınız neler?

Çok şey var. İzmir’de ve Çeşme’de büyüdüğüm için o kadar anım ve dostum var ki o şehirde! Annem ve Babam da hala orada. Kordon, Çeşme, Urla, Çeşmealtı, Seferihisar, Kordon’da gün batımında buz gibi bira… saymakla bitmez.

-Rock müzik dışında hangi müzik türlerini dinlemekten keyif alırsınız?

Klasik müzik, Blues, Flamenko, Şarkıcı/Şarkı yazarı türlerini dinlerim.

E. İlkay Yaprak
e.ilkay@grifons.com