Berkay Tuncay: ‘’Görüntüleme’’, ‘’Deneyimlemeyi’’ Tam Olarak Karşılıyor Mu?

İstanbul Üniversitesi Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarımı Bölümü’nden mezun olmasının ardından Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Istanbul Bilgisayar Ortamında Sanat ve Tasarım (BOST) Yüksek Lisans programından mezun olan Berkay Tuncay, ilk kişisel sergisini 2011 yılında açtı.

Çalışmaları, çevrimiçi dolaşımda olan kültürel kodları kopyalamak, birleştirmek ve dönüştürmek yoluyla internetin küresel toplum üzerindeki çok katmanlı etkilerinin araştırılması üzerine yürüten Tuncay, Covid-19 pandemisi döneminde son sergisi ‘‘İnsan tuhaf, ne hoyrat, ne şaheser ve nasıl ilkel hayret’’i çevrimiçi platforma taşımış sanatçılar arasında.

Dijitale hiç de uzak olmayan Berkay Tuncay’a, serginin fiziksel deneyimlenmesi ile çevrimiçi bir platformda izleyicisine ulaşmasının farklarını sorduk.

  • Geçmişten bu yana dünyanın hemen her yerinde doğrudan izleyicisi ile buluşan eserlerinizin çevrimiçi platformlara taşınması ve buradan sanatseverler ile buluşması neleri beraberinde getirdi?
Berkay Tuncay, İnsan tuhaf, ne hoyrat, ne şaheser ve nasıl ilkel hayret,
Fotoğraf: Zeynep Fırat

Bahsedilen iki farklı deneyimleme biçimi arasındaki öne çıkan farklılık sanırım çevrimiçi platformlara taşınan sergilerin, galeri mekânında ziyaret edilen sergilerden çok daha fazla kişiye ulaşması.

Coğrafi uzaklıklardan dolayı ulaşamadığımız eserleri görüntüleyebilmek /inceleyebilmek büyük bir avantaj. Tabii ki bunun arkasından hemen bazı nitelik-nicelik soruları aklıma geliyor: Daha çok kişinin ‘görüntülemesi’ ne anlama geliyor? ve Serginin tasarlandığı şekilde deneyimlenmesinden daha mı önemli? ‘’Görüntüleme’’, ‘’deneyimlemeyi’’ tam olarak karşılıyor mu?

Berkay Tuncay, Smiley Column, 2017, Fotoğraf Kağıdı Üzerine Dijital İnkjet Baskı, Alüminyum Sıvama, 40 x 30 cm

‘‘İnsan tuhaf, ne hoyrat, ne şaheser ve nasıl ilkel hayret’’ isimli sergimi aslında galeri mekânında deneyimlenmek üzere tasarlamış ve buna göre işler üretmiştim. Sergimin çevrimiçine geçiş sürecinde benim şanslı olduğum kısım, sergimin içeriğinin uzun süredir üzerinde çalıştığım internet kültürü ile ilgili olmasıydı. Sergideki görüntü ve sesler zaten sanal ortamdan devşirilmiş ve fiziksel mekâna taşınmıştı.

Sergimin çevrimiçi versiyonuyla ile ilgili olarak aldığım yorumlarda da izleyiciler, çalışmalarımın ait oldukları yere geri döndüğünü hissettiklerini belirttiler. Ben de benzer duygu ve düşünceler içindeyim. Sergideki, örneğin; duvar resimleri gibi (dokunun, malzemenin, kavram/uygulama birlikteliğinin ön planda olduğu) bazı çalışmaların galeri ortamında daha iyi deneyimlenebileceğini hissetsem de genel anlamda bu serginin sanal ortama taşınması ve hayatına orada devam etmesinden dolayı mutluyum.

Sanatorium’un kişiye özel gösterim odaları, Kuula üzerinden galerinin sanal mekânına yerleştirilmiş farklı işleri görüntüleyebilir ve bu işler hakkında detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.

*Röportajlarda bizden desteğiniz esirgemeyen Melih Aydemir’e teşekkürlerimizle…

E. İlkay Yaprak
e.ilkay@grifons.com